90'lı yıllardan aklıma kazınan bir TV klişesiyle giriş yapayım dedim.
Bu sıra biraz kırgın ve kızgınım bazı araçlara. Google'a, Digiturk'e, saatlerce fazla mesai yaptıran işe vs.
Küstüm Google'a bloga da yazmıyorum. Eski günlerdeki kadar gezmiyorum da artık, yeni bir insan dünyaya getirceğim, kargaşa'nın ortasında bir küçük canlıyı koruyup, mutlu etmekle geçecek bundan sonraki ömrüm, ilk aylar yaşattığı şiddetli mide bulantısı ile beni yaşamdan soğuttu sağolsun yavrum :)
Artık zamanla, hangi bebek bezlerini kullandığımı, günde kaç kere beni uykusuz bıraktığını yada gülüşünü, konuşmasını mı yazarım buraya bilmiyorum.
O kadar çok çalışıyorum ki, yaşamam gereken güzel duyguları da pas geçiyormuşum gibi geliyor. Çalışmasam olur mu? Yok olmaz, ben yapamam. Yani umarsızca uyumak, gönlümce gezmek falan güzel olur da; bir yere kadar.
İç dökesim gelmişti, başı, sonu, nedeni olmayan bir yazı. Geleceğe not olsun kendim için.
Güzel günler umuduyla...