Sonrasında da yarım saatlik bir sohbet gerçekleştirdi, onun için taaa Ortaköy'e buluşmaya gelenlerle.
Yazarımıza yöneltilen sorular arasında, 'kitap yazarken nasıl ruh hallerine büründüğü' sorusuna verdiği cevap ilgi çekiciydi : 'Ben öyle aman dünyadan koptum, gözüm bir şey görmedi havalarına bürünmem' dedi Ahmet Ümit. Tam yazma işinin hararetli yerinde, torunu kolundan çekip onu masanın başından kaldırısa, gözü hiç bir şeyi görmez, torununun peşinden gidermiş.Bu örnekle, önceliğinin gerçek hayatın ta kendisi olduğunu belirten yazar, daha sonraki sorularla 'neden romanlarında cinayeti konu edindiğini' anlattı, 'Moskova'da geçirdiği günlerine' ve 'etkilendiği yazarlara' değindi.
Kendisinden Ajanda Dergi için röportaj sözü almanın mutluluğunda olan ben, merak ettiğim diğer soruları da kendisine önümüzdeki günlerde soracağım.
Daha önce yazarın Beyoğlu Rapsodisi ve Bab-ı Esrar kitabını okumuştum. 1. sırayı akıcılık ve bütünlük yönünden aldığı tam notla İstanbul Hatırası'na veriyorum.
Şimdi heyecanla kitapta okuduğumuz tarihi mekanlara düzenlenecek turu beklerken, kitabımı gelecek nesillere aktarmak üzere rafa kaldırıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder