29 Ekim 2009 Perşembe

Süüpper fotolar

Ahkam defteri vermiş linkini bir göz atayım dedim , fotolara bayıldım ! Vaktiniz olduğunda bir gözatın , bırakın fonda da Billie Jean çalsın ... BURAYA TIKLAYIN

28 Ekim 2009 Çarşamba

Bayramımız kutlu olsun !



Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!


İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur .
 
Sağol Neso ...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Sevgili Vincent Van Gogh


Bugün , hatta az evvel ; Kenter Tyatrosu'nda Van Gogh'un hayatını izledim.
Tek kişilik bir oyundu , o yüzden hikayenin içine girmek de seyirci için zaman alıyor,canlandırmak da oyuncu için.
Hakan Gerçek rolünün hakkını vermiş , ama anlamadığım replikleri şaşırmak,unutmak bu ara tiyatrocular arasında neden bu kadar trend ? Trend trajikomik bir sözcük oldu ama tam kendimi hikayeye kaptırmışken,anlatıcı şaşırınca,izleyicinin dikkati dağılmasın da ne yapsın ?
Text ,sanatçının hayat hikayesinin hakkını vermiş. (iyice havaya girdim yalnız,eleştirmen falan sanıyorum,sanırsam şu an kendimi :) )
Yine yaşarken kıymeti bilememiş,sefillik çekmiş bir sanatçının hayatı idi.Ressam'ın kulağını kesmesine de değinildi,kardeşi Teo'ya yazdığı mektuplara da . -tabiiki-
Resimler arasında benim o çoookk sevdiğim 'yatak odası' yoktu , onu da ben hemen alt tarafa ekleyeyim.


25 Ekim 2009 Pazar

En güzel PS3 oyunu(m) :)


İlk defa arkadaşım Seçil'de görmüştüm , bugün öğrendim Neso'da da varmış . Ağlamak istiyorum , benm niye yok ?,:)Bir çocuklaştım ki bu oyuna sahip değilim diye sormayın !
İstersen pembe yap karakteri , istersen rengarenk ! :) Hele fon müzikleri var ki , offf offf !
NAsıl bir yaratıcılık , ne güzel bir hayal gücüdür sevgili oyunu yapan arkadaşlar . Beni hiç duyamayacaksınız biliyorum ama :) ellerinize sağlık ..

Keşke playstation store'da satılaydı da , online satın alınabilseydi.
Sevgili eşim , ilk hediye hakkımı Little Big Planet'ten yana kullanıyorum , bilgilerine ;)
LittleBigPlanet feels like the birth of a revolution
-PlayStation:The Official Magazine :)

22 Ekim 2009 Perşembe

Nat. Geo'dan fotolar




Bu pazar daha uzun bir gün olacak


Bu pazar , yani  25 Ekim 2009 'da saatler 1 saat geri alınacak. Yaz saati uygulaması bitiyor. Unutmayın , Pazartesi günü işe erkenden gitmeyin :)
disavurum@gmail.com

Persepolis



Çok geciktim bu filmi seyretmek için .. Erteledim , bugün - yarın derken , 'dün' akşama kısmetmiş .
İran`ın dünden bugüne aci dolu gecişini anlatıyor , "olayların" nasıl geliştiğini .
Bir çocuğun gözünden , küçüklüğündeki modern İran ve gençliğine kadar nasıl da değişmiş İran.

Fransız sineması ... Zaten bu sebeple +1'le izlemeye başlıyorum filmi , animasyonlara, benzetmelere , ufak detaylara hayran kalıyorum.
Ve ben bu hikayeyi içim burkularak "bir şeylere" çok benzeterek izliyorum...

Bir de filmde , aşık olan bir kızın sevgilisini nasıl mükemmel gördüğü , ayrıldıklarında ise aslında ne çirkin bir çocuk olduğunu tasavvur :p ettikleri sahne var ki :) , ona ayrica bayıldım.

Çok çok çok güzeldi ...








19 Ekim 2009 Pazartesi

Zabahınan nasıl mutlu olunur ?


Arkadaşlar benimki fanatiklik boyutunda. Spor , siyaset vs. değil. İnsan sevgisi , Ayça sevgisi :)
Ortaokula gidiyordum onu izlemeye başladığımda. Numberone TV'de program yapıyordu o zamanlar. Aktüel'de yazdı bir ara ,Radikal iki'de. Radyo5'te,Eksen'de radyo programları (2 , 3 radyo daha vardı ama hatırlayamıyorum şimdi) yaptı.
Neyse , hep vardı bir şekilde ve ben hiç konuşmadan birini dinlemek'ten bu kadar zevk alacağımı onunlan:) öğrendim. Kaptan Custo'm , İh bin aynın vaynın'ım Ayça'mı buradan sizlere de duyurayım istedim. Sanki onu bir ben bilir bir ben severim gibi geliyor , öyle bir sahiplenmişlik içindeyim yani .. :)
Şu an : Radikal'de köşe yazarı , Astronot adlı bir albümü var veeee sabahları Virgin Radyo'da ruh ikizi Sebastian Carlos ilen program yapıyor.Haftaiçi sabah işe giderken , aynı zamanda hiiiçç sıkılmayayım derseniz ben blogger'lığımı yapıp size tavsiyede bulunayım : 07:00- 10:00 arası ,  99.4 Virgin Radio !

18 Ekim 2009 Pazar

(: niyeb muroyives ineS


Başlığa takılmayın , onu birazdan açıklayacağım.
Değişik dergilere de göz atayım diye , bir kaç daha önce hiç okumadığım dergi satın aldım. Ne güzel yapmışım ! Okurken kendimi tebrik etmekten , makalelere dikkatimi veremedim . yok artık! :p
Dergimizin adı : Süper Beyin
Beynimizi nasıl daha çok çalıştırırız (gibi:) ) bir konu vardı , ki o kısma bayıldım.Birinci kural arasıra yazıları tersten okuyun diyordu . İşte konu başlığının sırrı da burada . Başka yöntemler de vardı beyin jimnastiği için ama izin almadan güzelim yazıyı buradan yayınlayamayacağım , umarım önümüzdeki günlerde.
Süpper keyifle okuyabileceğiniz bu dergi aylık yayınlanıyor ve 2.9o Lira .

15 Ekim 2009 Perşembe

Bekleme Salonu


Sabahlarımın gülen yüzü,biricik servis arkadaşım Esra ilen Şehir Tiyatroları'nda sergilenen 'Bekleme Salonu'nu izledik bugün.
Gencecik yazar ve yönetmenin elinden çıkan bu oyun kesinlikle izlenmeye değer.
Yalnız herkesin bildiği , hatta Türkiye'de de orjinaline gönderme yapılarak çekilen bir film ile kurgusu aynı idi. İzleyicilerin gözünden kaçmadı :) He hepimiz , 'katil'in filmin en sonunda beklemediğimiz biri çıkan Amerikan filmlerini izleye izleye parnayoyak olduk da' buralara bir gönderme var ise o ayrı.
3 kişi vardı sahnede , hepsinin de performansı harika idi . Hele ki hemcinsimi , kendini yerden yere attığı sahneler için :) ayrıca alkışlıyorum.
Son olarak ,
Oyunun yazarı Yiğit Sertdemir'in de içinde bulunduğu bir oluşum olan 'KUMBARACI50 DESTEK PROJESİ' ne ,bu siteyi ziyaret ederek , siz de katkıda bulunabilirsiniz.

Beyoğlu Rapsodisi




Nihan'ımın tavsiyesiyle başladığım 'Beyoğlu Rapsodisi'ni dün bitirdim , en sonunda :)
Yazarımız Ahmet Ümit , bu eserinde :) bool bol roman karekterinin iş-aile ve arkadaşlık hayatını anlatmış. Hayır ben polisiye kitap okuyacağım diye başlayıp , farklı beklentilere girmiştim.Yine de güzel miydi , bence güzeldi ..
Böyle konuşan biri vardı TV'de , yemekteyiz yaışmasına katılmıştı 'yemek güzel miydi - bence değildi , yemedim mi - yedim' diyordu :) - arada izledik canım biz de :) )


Neyse , kitaptan bahsediyordum .. Son sayfalara bayıldım . Bir koşuşturmaca , efendim bir aksiyon. Bir gizem ...
Kitabın tümü ,son 50 sayfası gibi olsa idi (en aznından yarısı), Agatha Christie severler daha mutlu olurdu zannımca (ben ben ! )


Sonuç olarak Ahmet Ümit'i okumak da zevkliymiş .Hele Beyoğlu ile ilgili anlattıkları , betimlemeleri , sokak ve mekan isimleri vermesi ; bambaşka bir hava katmış kitaba. En çok da bu son yazdıklarım için kitabı okumaktan dolayı kıvanç duyuyorum :) Eminim Ahmet Bey de benden bunu duyduğuna çok sevinecek ! :)


Vampirlerime geri dönüyorum , başladım ,Nesobaby'nin hediyesi, serinin 3. kitabı "Tutulma"ya.
Bu kitaplar da olmasa , geçer mi serviste saatler böyle çabucak ?

14 Ekim 2009 Çarşamba

13 Ekim 2009 Salı

Üçüncü şahsın şiiri

Attila İlhan'dan. Gideli 4 yıl olmuş ...

gözlerin gözlerime değince
felaketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu ağlardım

ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım

akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu ağlardım

İçmek her türe farklı şeyler çağrıştırabilir

' Dişi olma sanatı ' böyle komplike bir şey işte :)






Babil Kulesi


Ahmet Ümit'in 'Beyoğlu Rapsodisi' kitabını okurken , 'Babil Kulesi' nden bahsettiği kısımda, araştırmacı gazeteci ruhum atağa geçti :)
Nedir bu Babil Kulesi ,efsaneyle ilgili opkuduklarımı burada da paylaşayım :
Eskiden insanlar tek bir ortak dil konuşuyormuş .
Sonra aralarında karar verip Tanrı Marduk dünyaya indiğinde ağarlanacağı güzel bir yer olsun diye 90 metre uzunluğundaki bu kuleyi yapmaya karar vermişler. (Ne alakası var bunun ortak dille demeyin , oraya da gelicem :))
Halk'ın da bu kulenin sadece ilk katına çıkmaya hakkı varmış.
Tanrı insanlara bu kuleyi yaptıkları için çok kızmış (Tevrat'ta da bu kuleden 'insanlığın yüzkarası' olarak bahsediliyor)
ve inşaatına devam edemesinler , aralarında da işbirliği yapıp , anlaşamasınlar diye , bu kulenin yapımında çalışan her halkın dilini farklı yaparak cezalandırmış.
Tarih boyun birçok dilbilimci bu ortak dil üzerine kafa yormuştur. Umberto Eco da.

Bir de şöyle  enterasanlıkları var bu kulenin :
Babil kulesinin üzerinden geçen meridyen karaları ve denizleri iki eşit parçaya böldüğü
Mabedin taban çevresini, yüksekliğin iki katına bölünce pi sayısı bulunduğu
Zamanında tapınağın içinde bir yerlerde dünyanın toplam ağırlığı yazılı olduğu
Toplam ikibuçuk milyon taş üstüste konarak yapılmış.
Kulenin yapımında 10.000 işçinin çalıştığı ...
Kaynak

10 Ekim 2009 Cumartesi

aşk hep sürermiş bazen

Çok sevdim bu 'stop motion' animasyonu , ben de öğrenmek istiyorum ..

A SHORT LOVE STORY IN STOP MOTION from Carlos Lascano on Vimeo.

Etli pazı dolması


Evlendiğimden beri , eskiden ''hayatta yemem" dediğim yemekleri yer hatta çok sever oldum .
Annem yaparken kıymetini bilmezmişim. Lafı uzatmadan tarife geçiyorum :)
1 bağ pazı (büyük yapraklı olanlardan)
Yarım su bardağı prinç
150 gr dolmalık kıyma
1 çorba kaşığı normal salça , 1 tatlı kaşığı acı salça
1 orta boy ince kıyılmış soğan
1 çorba kaşığı nane , 1 tatlı kaşığı tuz

Geniş bir tencerede kaynamış suyun içine , önceden yıkadığımız pazıları daldırıp , 1 dakika içinde çıkararak bir süzgece alıyoruz.
Pazılarımız süzgeçte dinlenip , serinlerken ; bir kapta kıyma,tuz,soğan,salça,prinç ve naneden oluşan malzemeleri yoğuruyoruz.Dolma malzemesi biraz cıvık olmalıymış , o yüzden bu malzemenin içine 4,5 çorba kaşığı kadar sıcak su ve 2 çorba kaşığı zeytinyağı ekleyebilirsiniz.
 Sonra pazılarımızın içini düz bir zeminde malzeme ile doldurup kafamıza göre sarıyoruz . Çok sıkı sarmayın , prinçler pişince şişecek biraz çünkü.
  
 Çok derin olmayan ama geniş bir tencerenin dibine 2 çorba kaşığı ay çiçek yağı döküp  sardığımız pazıları diziyoruz.
Eğer yemekte tuzu seviyorsanız , pazıların üzerine bir tutam tuz serpebilirsiniz. 1,5 su bardağı kaynar suyu tencereye döküp , üzerine de 2 çorba kaşığı ayçiçek yağı gezdirip , kısık ateşte 45 dakika pişiriyoruz.
Pişme işlemi akabinde 10 , 15 dk dinlendirdikten sonra , üzerine sarımsaklı yoğurt dökerek de yiyebilirsiniz.
                                                       Afiyet olsun ! :)

9 Ekim 2009 Cuma

Hem habersin , hem Türksün :)


Basında biz.Daha doğrusu , basında benim blogum ! :)
Sağolsun arkadaş :) haber verdi de , haberim oldu , Haber Türk'te benim blog'u haber yaptıklarından .Tamam bu yazıda daha az 'haber' sözcüğü kullanmaya çalışıcam :)
06/10/2009 tarihli Habertürk gazetesinin 20. sayfasında , bizim blogtan alıntı yapıp , altına da adresini yazmışlar.
Gazeteyi almak için geç kaldığımdan , Derya Hnm.'ı aradım Haber Türk Gazetesi yazı işlerinden.
'Gazetinizin 20. sayfasında çıkmışım geçen gün , nasıl bulabilirim gazetenizi' diye sorunca , sağolsun sevgili Derya (artık benim için o böyle biri :) )adresime gazeteyi postaladı.


Eşle dostla ufak bir kutlama,kendime biraz da gazı verdikten sonra,blogumda sizlerle bu mutluluğu paylaşarak,bu şan-şöhret işine artık ara veriyorum.

Hayır sokakta rahat yürüyemez oldum :p

Google , sen bizim herşeyimizsin ! :)


Blog sevenler için harika bir haber ,
Google , blog2print servisi ile; Blogger, Typepad ve Wordpress kullananan blogların, dijital bir kitaba (Blog Book) dönüştürebilmesine olanak tanıyor artık !

Blogger ile oluşturulmuş herhangi bir blogun yazdırılabilir kitap versiyonunu elde etmek için, URL adresini buradan yazmak ve devamında bir kaç kriter/özellik tanımlamak yeterli.

Bu hizmetten yararlanmak isteyenler, 20 sayfa limitli soft cover versiyonu için 14.95$ ve Hard cover versiyonu için de 24.95$ ödemek durumundalar. Her bir extra sayfa için ise 35 cent ücret istenmekte.
Ayrıca kitabınızın (Blog Book) PDF versiyonunu 7.95$ karşılığında elde edebilirsiniz.

İşte bu da benim blogum için oluşturulan e-book'tan bir görüntü :


kaynak

Aslanım sabri :)



bobiler.org'dan alıntı ;)