25 Şubat 2010 Perşembe

Kadıköy - Pendik hattı :)



Yıllardır beni kah kızdıran , kah güldüren , zaman zaman da düşündüren bu minibüs şöförü davranışını paylaşasım var .Yok yok , çat diye direksiyonu arabanızın önüne kırmaları değil konu , hayır aniden ve sinyal vermeden sağa geçip yolcu indirmeleri/bindirmeleri de değil .
Yolda yürüyen , sadece gezintiye çıkmış , markete ekmek almaya giden , sabahları ben gibi işine gitmeye çalışan insanlara ısrarla korna çalıp , arabalarına binmeye davet etmeleri.
Sanki minibüs öyle bir şey ki , şöför dat data dat diye kornaya basıp , sanki tanırmışçasına beni beklemeye başladı mı koskoca minibüs caddesin'nde ; benim canım çekecek ve " aaa ne güzel minibüs var , hem beni çağırıyo,bekliyo ; bir Pendik tarafına seyahat edip döneyim" diycem :)
Bu sabah yine öyle , henüz uyanamamış ; belli ki işe doğru yola çıkmış bir baa yan'a korna çalıp , bekledi şöför. Ama arkadaş binmedi minibüse , bizim şöför kızdı .. evet evet , elini falan havaya kaldırıp , içinden "Allah Allaaah niye gelmiyosun" dediğini tahmin ettiğim , dışındansa dudaklarını okuyamadığım bir serzenişle , arabasına binmeyen bayana kızdı ... :) Ah keşke yanımda makinem olsa idi de , o anları 3 ,5 karede buraya paylaşabilseydim , çok komikti :)

23 Şubat 2010 Salı

DULLAR


Ünlü ve sıradan kadınların dulluk hikayeleri.
Konu benim için çok anlamlıydı , bir şekilde önyargı ile yaklaşılan toplulukları ciğerime basasım geliyor çünkü.
Tiyatro oyununa konu edilen dullar ise çeşit çeşitti , karakterleri çeşitlendirmeleri ve tek açıdan bakmamızı sağlamaları güzeldi .Ancak bu çeşitlendirmeye pararlel sahneler arası geçişleri zayıf buldum .
Oyunculuklar genel olarak iyiydi. Klasik şaşırma ve unutma kısmları hairç ...
Dekor olayında ise kolaya kaçılmış ama Şehir Tiyatroları'nda buna da alıştık gibi ...
İzlenebilir bir oyun , daha iyi bir seçenek yok ise değerlendirilebilir.

17 Şubat 2010 Çarşamba

Don Quixote


İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından hazırlanan "Don Kişot" balesini seyretmek ne kadar zevkli idi.
Sanırım başarısız örneklerini izlediğimdendir ki Opera'dan hazetmiyorum .
Bale'ye ise her ne kadar temkinli yaklaşsam da , izlediğim gösteriler beni hep mutlu ediyor.
Dün akşam Kadıköy Süreyya Opera'sında izlediğim de buna güzel bir örnekti.
Gösteri akşam 8'de başladı , 10'da bitti. 2 perde.
Kostümler çok güzeldi , dekor da ortalama diyebilirim. Balerinlerin İspanyol dansları ise 10 numara !
"Ben sevmem öyle şeyleri" diyenlere bile tavsiyemdir :) İyi seyirler ...

Bilet ve/veya bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.

1 kadın , 1 erkek :)

Hangisi bayanlar , hangisi erkekler için ; kapıdaki levhaya bakıp anlamak biraz zaman alır mı ? Yok yok hemen anlaşılır :)

15 Şubat 2010 Pazartesi

Alma (kısa film)

2009 yılında bissürüüü ödül kazanmış bu kısa film.
Çok beğendimm bu animasyonu .

Alma from Rodrigo Blaas on Vimeo.

Bayılırım Longoz'a

:) Ne demek bu şimdi ?
Trakyalılar biliyordur be ya , hatta Sakarya taraflarında da var bu longoz ormanlarından.
Toprak suyun altında kalmış , orada da ağaçlar yetişmiş , hakl dilimde :) anlatacak olursam.Daha bilimsel görüş belirtecek olan var ise Yorum bölümünde kendisini zevkle dinleriz.
Fotoları da var ama arkadaşımın makinesinde kaldı , önümüzdeki günlerde sizinle paylaşacağım.
Cumartesi sabahı 6'da çıktık yola . 4 yetişkin bir de arkadaşlarımızın bebeği Mert. Yolda Merto'ya Elmo'nun dünyası'ndan evciller şarkısını hepbir ağızdan yarım saatte bir tekrarlayarak saat 10 gibi (sabah 10:)) ulaştık İğneada'ya ...
Ormanların içinden geçiyorsunuz çokça , sonra hooop birden beldenin girişinde  , 100 metre sonra da merkezindesiniz.Küçücük bir yer yani :)
İlk başta çok etkilemedi beni , mevsim itibariyle de olabilir. Otelin görünümü falan da çok etkileyici değildi. Ama kapıda karşılanışımız , personelin güleryüzlülüğü , Odamızın temizliği ve manzarasıyla keyfim bir yerine geldi ki sormayın gitsin.

Aramızda sır mı var ? :) Otelimizin adı :İğneada Resort Hotel & Spa
Havuz , hamam vs derken sıra geldi etrafı keşfetmeye. Kısa bir tur yaptık sahilde araba ile , kumsalı çookk uzun ve hep kum idi , hemen kumsalın yakınında Erikli Gölü ...
(Hamam demişken NESOcuumun konuyla ilgili güzel tespitleri vardı , ama Küçükyalı semt hamamından :)  )

Akşamına da canlı müzik vardı otelde , en üst kat , dekorasyon çok şık , bembeyaz bir piyano ve piyanonun başında ortayaşın accık üzerinde bir bey "Bessame muço" , "wonderful world" gibi gayet hoş şarkılar seslendiriyor. Tabi biz romatikleştik hemen . Bu arada İğneada Kırklareli'nde , Bulgaristan'a da sınır . Bizim slow müzikler gitti , yerini aldı mı göbek havaları . Aman be ya , o erkekler benden güzel kıvırıyorlar , bayanları hiç demiyorum bile , oohh ne güzel dans ettiler. Biz dut yemiş bülbül gibi bir köşeye sindik dansları izliyoruz ... :)

Ertesi gün fayton ile de beldeyi kısaca gezdiiikk ve İstanbul'a doğru dönüş yolunda Türkiye'nin en büüyk 2. mağarası olan Dupnisa'yı görmek üzere heyecanla bastık gaza . 45 km.'lik virajlı yolun son 6. km'sinde yolu sel basmış olduğundan tırıs tırıs geri döndük.
Dupnisa hayali kaldı başka bahara. ama o yolda öyle güzel bir doğa vardı ki , size anlatamam ... Hatta neden anlatayım şuraya iki fotosunu koyarım ama , işte Nihoşumun makinasında kaldı . En kısa zamanda.
En son sizinle İğneada sahilinde yakaladığım , Karadeniz'in azgın dalagalarına karşın , AĞ çekmek için kayıkla açılmaya çalışan balıkçı fotolarını paylaşayım .Üzerlerinde hiç oynamadım , Nurciş istedi diye , kolaj da biraz kötü oldu - kusura bakmayın.


Her şeyiyle çok güzel bir yöre kızancıklar : Doğası,insanları,kapanan yolları :)

Ekselanslarının sadık hizmetkarı olmaktan şeref duyan ...

Bu mektubu biliyor muyudunuz ?
Abert Einstein , Nazi zulmünden kaçıp başka ülkelerde çalışmlarını yürütebilsin diye Yahudi-Alman bilimadamları için Atatürk'e mektup yazmış. Yıl 1933. 


Ekselansları (Atatürk),

OSE Dünya Birliği'nin şeref başkanı olarak, Almanya'dan 40 profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye'de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler , Almanya'da halen yürürlükte olan yasalar nedeni ile mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe , bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler , yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.

Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi , birliğimize yapılan çok sayıda müracaat arasından seçilmişlerdir. Bu ilim adamları , hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde bir yıl boyunca hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler.

Bu başvuruya destek vermek maksadıyla , hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etmek cüretini buluyorum.

Ekselanslarının sadık hizmetkarı olmaktan şeref duyan

Prof. Albert Einstein



Mektubun orjinali Topkapı müzesinde imiş.


Kaynak

12 Şubat 2010 Cuma

Canına yandığımın göbeği !

Yok ya  , Sedoş sabahın 6 'sında spora gitsin göbek eritmek için , gece gözünden uyku da aksa makyajını silsin cildi bozulmasın diye , 1 koca tabak makarnayı yedim akşam akşam diye vidanım sızım sızım sızlasın . Barbie bildiğimiz Barbi 30 senedir , Spiderman'deki göbek kasları baklava.
Yemezler , alın size onlar da yaşlansaydı böyle olacaktı :)


En güzeli de bu :)

10 Şubat 2010 Çarşamba

2 çarpı 2


Oyunun adından pek bir şey anlayamamıştım konuyla ilgili ama şimdi ne kadar uygun olduğunu farketmiş bulunmaktayım.
2 oyuncumuz var Seray Gözler Yeniay ve Adnan Biricik . Ama canlandırılan karakter sayısı 4.
Oyuncular birbirine zıt 2 karakteri , hızlı geçişlerle canlandırmışlar . Performans takdire değer. Adnan Biricik rolun hakkını vermiş olmakla beraber , şaşkın/sevimli erkek olduğu zamanki tavırlarını biraz abartılı buldum.
Seray Gözler Yeniay'a ise sinirli olmak , sakinlikten daha çok yakışıyordu . Kırılgan rolünü oynarken çocuksuluğu vardı biraz , o tavrını değiştirse daha doğal 'içe kapanık,kırılgan' bir kadın izlerdik.
"Sade" dekor'u , ışıklandırmaların gücüyle istenilen etkiyi vermişti.
Oyundaki bazı tespitler de güzeldi : Dünyaya bakış açısı,hayatı algılama,Kadın erkek ilişkisi , evlilik ve ilişkilerin neden israrla sürdürüldüğü ..
Son olarak Devlet Tiyatroları'nın Atlas Pasajı'ndaki Küçük Sahne'si ile ilgili bir eleştiri yapayım : 
Lokasyon Taksim olması nedeniyle gayet iyi , ancak sahne sanatları sergilenen bir mekanda o koltukları yükselerek yapamadınız mı (vaktinde) ? Mekan küçük gibi bir bahane kabul edilemez , Prag'da basit bir kukla tiyatrosu için apartman dairesinde aynı düzeni sağlamışlardı ki kıyasladığım mekan DEVLET Tiyatrosu ...
(gaza geldim,Sinirlendirmeyin beni :) :) )

9 Şubat 2010 Salı

Sana helal olsun .. :)

Almanya'da bir sokak sanatçısının (grafiti çiziyormuş duvarlara) 1 oda 1 salon evi :








Bu dolap da anneannesinden kalmış , o da boyamış .. :)




8 Şubat 2010 Pazartesi

Hit the road Jack

Bir zamanlar sarki soylerken stand up yapilmis resmen :)

Ne güzel proje !


Bu kütüphane bildiklerinize benzemiyor. Gelip katalogdan bir kitap seçip ödünç alıyorsunuz ama kitaplar birer insan! Ve başlıyorsunuz okumaya, yani sohbete. İnsan Kitaplar, genellemelere, önyargılara ve çoğu zaman ayırımcılığa maruz kalan kesimlerden bireyler... Sorular soruyorsunuz, o da size kendini anlatıyor. Daha önce tanışıp konuşma fırsatı bulamadığınız ve merak ettiğiniz insan-kitapları ilk elden dinleyip okuyor ve belki de karşılıklı olarak önyargıları yeniden gözden geçiriyorsunuz.



Toplum Gönüllüleri Vakfı ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi'nin ortak projesi Yaşayan Kütüphane, !f İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali kapsamında, 13-14 ve 16 Şubat günleri, 15.00-19.00 saatleri arasında festival merkezi "The Hall" da okuyucularını ücretsiz olarak ağırlayacak. (İstiklâl Caddesi, Küçükbayram Sok. Beyoğlu)

Ben o tarihlerde şehir dışında olacağım , ama sohbet etmek istediğim ne kadar farklı insanlar var . Kaçıracağıma üzüldüğüm bir etkinlik.
Belki siz gidersiniz ?

Daha fazla bilgi için BURAYA tıklayabilirsiniz . 

5 Şubat 2010 Cuma

Gün geçmiyor ki mimlenmeyeyim :)

Pek sevgili arkadaşım Nesoşka Namesti benden masaüstümü deşifre etmemi istedi :)
Ben her bir objenin yanına ufak açıklamalar yaptım ama çok küçük kaldılar , okunmuyor maalesef.
Maske Viyana'dan Nesocuumun hediyesi , Pembe süslü bantlık (yine) pek sevigli arkadaşım Nurcan'dan , Bilgisayar da şirketten :)


Meraklısı için öyle bir hikaye

Bu oyuna gideceğim için çok heyecanlıydım , ne mutlu bana ki , çok da mutlu ayrıldım salondan.
İlk defa Naşit Özcan'ı izledim tiyatro da ama artık takipçisiyiz :) Tek kişilkik bir oyundu , ki bence büyük risk , harika oynadı.
Sanki karşınızda Sait Faik Abasıyanık var ve sizinle sohbet ediyor.
Bu oyunu savaş Dinçel yazmış ve yıllarca da oynamış , Allah rahmet eylesin ,  yaşım elverseydi zamanında onun performansıyla da izleyebilseydim keşke.
Şu an Şehir Tiyatroları - Kadıköy Haldun Taner'de sahneleniyor bu oyun ve boş yer de var izlemek isterseniz. Hatta online bilet almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Dekor , oyunculuk , öykü ;oldukça başarılı.. Biraz hüzünlü bu hikayeyi izlemenizi tavsiye ederim.

Savaş Dinçel, Türk edebiyatının en önemli kalemlerinden Sait Faik'in öykülerinden, anılarından, yazılarından yola çıkarak onun şahitliğinde dolu dolu bir İstanbul turu yaptırıyor izleyenlere? "Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye" izleyenleri, önce Burgazada, ardından Karaköy, Tünel, Beyoğlu, Hristaki Pasajı ve Taksim Parkı'na götürüyor.

3 Şubat 2010 Çarşamba

Photoshop ile tasarım

Ne güzel çalışma bu .
Devletşah'ın sitesinde gördüm , Photoshop 20 yaşındaymış bu sene , onun hatrına da bir tasarım çalışması yapılıyor , işte bu sitedehttp://www.adobegunlugu.com/psd20/
Bir kişinin bitirdiği işi , bir diğeri farklı şekilde devam ettiriyor.
Başlangıç ve (şimdilik) en son resim arasındaki farkı ve yaratıcılığı çok sevdim.
Balonları koymasaymış arkadaş ,daha güzel olurmuş sanki ?

En beğendiğim (yine şimdilik:) )

Sundance Film Festivali

21-31 Ocak 2010 tarihler arasında , Amerika-Utah'da düzenlenen Sundance (Bağımsız) Film Festivali'nin kazananları ise şöyle :



JÜRİ ÖDÜLLERİ
Büyük Jüri Ödülü (Dramatik): Winter’s Bone (Debra Granik)
Büyük Jüri Ödülü (Belgesel): Restrepo (Tim Hetherington & Sebastian Junger)
Dünya Sineması Jüri Ödülü (Dramatik): Animal Kingdom (David Michod)
Dünya Sineması Jüri Ödülü (Belgesel): The Red Chapel/Det Rode Kapel, (Mads Brügger)
Jüri Özel Ödülü (Dramatik): Sympathy for Delicious (Mark Ruffalo)
Jüri Özel Ödülü (Belgesel): GasLand (Josh Fox)
Jüri Özel Ödülü (Dünya Sineması-Belgesel): Enemies of the People (Rob Lemkin & Thet Sambath)
Sinematografide Mükemmelik (Dramatik): Obselidia (Zak Mulligan)
Sinematografide Mükemmelik (Belgesel): The Oath (Kirsten Johnson & Laura Poitras)
Waldo Scott Senaryo Ödülü: Winter’s Bone (Debra Granik & Anne Rosellini)
Yönetmenlikte Mükemmelik (Dramatik): 3 Backyards (Eric Mendelsohn)
Yönetmenlikte Mükemmellik (Belgesel): Smash His Camera (Leon Gast)
Kurguda Mükemmellik (Belgesel): Joan Rivers: A Piece of Work (Penelope Falk)
İZLEYİCİ ÖDÜLLERİ
İzleyici En İyi Film Ödülü (Dramatik): HappyThankYouMorePlease (Josh Radnor)
İzleyici En İyi Film Ödülü (Belgesel): Waiting for Superman (Davis Guggenheim)
İzleyici En İyi Film, Dünya Sineması (Dramatik): Contracorriente/Undertow (Javier Fuentes-Leon)
İzleyici En İyi Film, Dünya Sineması (Belgesel): Wasteland (Lucy Walker)
Bu Festivali başlatan Robert Redford imiş , festivalin ismini de "Butch cassidy and the sundance kid" filminden esinlenerek koymuş ...
Festivalin resmi sitesi ve daha fazla bilgi için BURAYI tıkyalayınız.

Grammy 2010 'dan görüntüler

Uff bu siyah kıyafetlerin hali nedir ?


Vaay Ricky Martin :)

Vhuuuu!!!!


2 Şubat 2010 Salı

Grammy 2010



İşte 52.si Los Angeles'ta düzenlenen Grammy ödüllerinin sahipleri :

-Yılın Kaydı: ``Use Somebody``, Kings of Leon 

-Yılın Albümü: ``Fearless``, Taylor Swift 


-Yılın Şarkısı: ``Single Ladies/ Put A Ring On It``, Beyonce Knowles 


-Yılın En İyi Pop Albümü: ``The E.N.D.``, The Black Eyed Peas 


-Yılın En İyi Kadın Pop Şarkıcısı: ``Halo``, Beyonce Knowles 


-Yılın En İyi Erkek Pop Şarkıcısı: ``Make It Mine``, Jason Mraz 


-Yılın En İyi Rock Albümü: ``21st Century Breakdown``, Green Day 


-Yılın En İyi Rock Şarkısı: ``Use Somebody``, Kings of Leon 


-Yılın En İyi R&B Albümü: ``BLACKsummers`night``, Maxwell 


-Yılın En İyi R&B Şarkısı: ``Single Ladies/ Put A Ring On It``, Beyonce Knowles 



-Yılın En İyi Rap Albümü: ``Relapse``, Eminem 

-Yılın En İyi Rap Şarkısı: ``Run This Town``, Jay-Z, Rihanna ve Kanye West 


-Yılın En İyi Rap/Sung Uyumu: ``Run This Town``, Jay-Z, Rihanna ve Kanye West 


-Yılın En İyi Country Albüm: ``Fearless``, Taylor Swift 


-Yılın En İyi Kadın Country Şarkıcısı: ``White Horse``, Taylor Swift 


-Yılın En İyi Erkek Country Şarkıcısı: ``Sweet Thing``, Keith Urban 


-Yılın En İyi Country Şarkısı: ``White Horse``, Liz Rose & Taylor Swift 


-Yılın En İyi Latin Pop Albümü: ``Sin Frenos``, La Quinta Estacion 


-Yılın En İyi Çağdaş Jazz Albümü: ``75``, Joe Zawinul & The Zawinul Syndicate



Tam liste için BURAYA tıklayınız , 


NİHAT DOĞAN'ın EMO imajı için de aşağı bakınız ? :) 



1 Şubat 2010 Pazartesi

İNEK

Geçtiğimiz günlerde Şehir tiyatrolarında bu oyuna gittik.
Maalesef ...
Hiç bir anlamda beni tatmin etmedi . Yazar Nazım Hikmet , bu sebeple kimileri yorumumdan hoşlanmayabilir.
Sonuçta içimden geçen bu , benim için vakit kaybı idi . Keşke daha güzel oynasalardı .
Bir bürokrasi eleştirisi vardı , daha doğrusu olması gerekiyordu :) Bir mesaj kaygısı var mıydı oyunda ,ne anlatılmaya çalıştılar işte ben sade vatandaş, o mesajları alamadım.
Bence Şehir Tiyatrolarının yanlış oyun seçiminden birine örnektir.