DOĞU
Yüzlerce, binlerce bit vardı
Çarşaflar, giysiler üzerinde,
Kimi yayılırdı, koyun sürüsü,
Kimiyse yanaşık düzende...
İşte Doğu bu. Bit, deprem ve acı.
Mutluluk dediğin, bir lavaş ekmek.
Bir avuç ateştir, umut dediğin.
Gerisi kar, çamur ve tezek.
Kara kan akar gecelerden.
Ölüm akar, çaresizlik akar.
Yalazlanan ıık, köpek sesleri,
Horoz sesleridir, toz gibi kalkar.
İşte Doğu bu. Kalmışık, suskunluk ve acı.
Gül dediğin orda kır çiçeğidir,
Işkındır, çaırdır yemiş dediğin,
Ecel şerbetidir yarin elinden
İçtiğin içeceğin.
İşte Doğu bu. Kesilmiş koyun başı
Gibi bakar orda insan gözleri.
Sevdalar, sıcaklık, yumuşaklık
türkülerde kalmış, bin yıldan beri.
Çarşaflar, giysiler üzerinde,
Kimi yayılırdı, koyun sürüsü,
Kimiyse yanaşık düzende...
İşte Doğu bu. Bit, deprem ve acı.
Mutluluk dediğin, bir lavaş ekmek.
Bir avuç ateştir, umut dediğin.
Gerisi kar, çamur ve tezek.
Kara kan akar gecelerden.
Ölüm akar, çaresizlik akar.
Yalazlanan ıık, köpek sesleri,
Horoz sesleridir, toz gibi kalkar.
İşte Doğu bu. Kalmışık, suskunluk ve acı.
Gül dediğin orda kır çiçeğidir,
Işkındır, çaırdır yemiş dediğin,
Ecel şerbetidir yarin elinden
İçtiğin içeceğin.
İşte Doğu bu. Kesilmiş koyun başı
Gibi bakar orda insan gözleri.
Sevdalar, sıcaklık, yumuşaklık
türkülerde kalmış, bin yıldan beri.
Cahit Külebi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder