5 Haziran 2011 Pazar

Edirne gezimiz / Bölüm 1

Biz Engin'le araba seçerken gözümüz hep büyük modellere kayar, daha fazla kişi nasıl sığarız diye. Arkadaşlarla yapılan uzun yolculuklar tadından yenmez çünkü. İğneada, İzmir, Ankara, Bozcaada, Saroz ...


Nisan ay'ında Sinemlerle beraber ailece günübirlik Edirne turu yapmıştık. Gece-gündüz-haftasonu ara vermeden o kadar çok çalıştık ki yazmaya yeni fırsat bulabiliyorum.
Atladık arabamıza, çıktık sabahın 8'inde yola.
Saat sabah 10'u geçerken şehirdeydik, hemen girişte kahverengi tabela ilgimizi çekti: Bulgar Kilisesi
Sw George Bulgar Kilisesi

Küçücük ve rengarenk boyanmış evler, daracık sokaklar, camdan aşağı kuruması için sarkıtılmış mütevazi çaşırlar.
Çok değil tabeladan sonra birkaç yüz metre ileri gidince karşınıza çıkıyor Bulgar Kilisesi.
Şansımıza 'paskalya' imiş, kilise girişinde süslenmiş yumurtalar vardı. Renk renk...





Yapı 1880 yılında Osmanlı Devleti'nin izniyle (Sultan 2. Hamid) yapılmış, zamanla şehirdeki Bulgar nüfusu azalınca artık cemaati de pek kalmamış; içerideki görevliden öğrendik bu son bilgiyi...


Aya Georgi Bulgar Kilisesi'nin içi
Daha sonra Edirne'yi merak edilir kılan kısma, Koca Mimar Sinan'ın 'ustalık eserim' dediği yapıyı görmek üzere arabada yerlerimizi aldık. Şehrin Merkezi'nden bulunan 'Selimiye Camii'ne varmamız 3 dakikamızı aldı.


Arkası yarın ;)








1 yorum:

francesca mckennitt dedi ki...

Edirne güzel yer, yeşillik, iyi ki gitmişsiniz :)