28 Nisan 2010 Çarşamba

Kül Bellek


Devlet Tiyatroları'nda sergilenen bu oyunun tanıtımı "Türkiye'nin yakın tarihi üzerine bir eleştiri" olarak yapılıyordu.
Evet yazar ve yönetmenin bu konuda bir çabası var , ancak mesajı çok net verebildiklerinden emin değilim.
Sanat sanat için midir , Toplum için mi ? Bu kavrama nereden baktığınıza da bağlı.

Benim oyundan anladığım , "Darbe , trafik terörü , töre-namus cinayeti , İstanbul'a göç ve bu göç eden insanların yaşadığı sıkıntılar , Türk aydınlarının yaşadığı zorluklar " gibi yakın tarihimizin gerçeklerine dikkat çekilmişti.

Bir kadın (Yeşim Gül) , bir adam (Bedir Bedir) . Rolden role giriyorlar yukarıda bahsettiğim olayları bize yaşatmak için. İkisi de gayet başarılıydı .
Dekor ve ışık da gerçekçi ve olması gerektiği gibi kurgulanmıştı.Kostümler seyircinin önünde değiştiriliyordu , bu da oyuna "özgünlük ve gerçeklik"  katmış bence.

Bir de oyun boyunca duyduğumuz sesler , fısıltılar vardı. Lost sever olarak bu kısım beni mest etti ! Tıpkı adada duyulan fısıltılar gibi , tiyatro salonunda oyuna dair fısıltılar/sesler duyuyorsunuz , etkileyici ...

Yeşim Gül'ün elinde bir silah vardı sürekli. Tiyatro oyunu dahi olsa sahnede silah'a gerek var mıydı ? Patladı patlayacak diye müthiş bir gerginlik yarattı bünyede , belki izleyiciye yaşatılmak istenen de bu duygu idi ama yine de silah hiç kullanılmamış olsaydı keşke.

1 saat 10 dakika süren tek perdelik bu oyunu keyif alarak izledim , dolu dolu 1 saatti. Tavsiyem , bu oyunu izlemeden önce kitapçığını edininz ve anlatılmak istenen hakkında bilgi sahibi olunuz .

İyi seyirler.

Hiç yorum yok: